HABERLER
  • MOTORİN’DE İNDİRİM
  • Brent petrolün varil fiyatı 88,57 dolar
  • IEA: Dünyada elektrikli araç satışları bu yıl 17 milyona ulaşarak güçlü artış gö
  • Orta Doğu Gerilimi: Petrol Fiyatlarında Yükseliş
  • Brent petrolün varil fiyatı 90,38 dolar
  • Brent petrolün varil fiyatı 89,92 dolar
  • Günlük üretim 40 bin varili aştı
  • Araç sahipleri dikkat! 1 Ocak΄ta başlıyor...
  • ABD΄de petrol üretimi rekor kırdı
  • Brent petrolün varil fiyatı 89,74 dolar
  • Petrol fiyatları 5 ayın zirvesinde
  • Libya petrolü Sudan iç savaşını körüklüyor mu?
“ AKARYAKIT SEKTÖRÜNDE MEVZUATA AYKIRILIK YOK “

Rekabet Kurumu, çok tartışılan Akaryakıt Sektör Raporu ile ilgili konulara Türk basınında ilk kez Enerji Petrol & Gaz Gazetesi aracılığıyla açıklık getirdi.

Akaryakıt sektöründeki rekabet olgusuna ve pazar yapısına ilişkin hazırladığı sektör raporuyla gündeme damga vuran Rekabet Kurumu΄nun (RK) İkinci Başkanı Tuncay Songör, Emre Ertürk΄e yaptığı açıklamada, akaryakıt sektöründeki teşebbüslerin rekabet mevzuatına aykırı davranışlarını tespit etmediklerini söyledi.

Emre Ertürk΄ün sorularını yanıtlayan Rekabet Kurumu İkinci Başkanı Tuncay Songör, akaryakıt sektörüne ilişkin raporu, dünya petrol fiyatlarındaki düşüşlerin, Türkiye΄de tüketici seviyesinde hissedilebilir bir derecede tesir etmemesi nedeniyle hazırladıklarını söyledi.

Akaryakıt sektörüne ilişkin RK΄nın internet sitesinde yayınlanan 65 sayfalık raporun sadece ana hatları içeren bir özet olduğunu, raporun aslının ise oldukça detaylı bir şekilde hazırlandığını söyleyen Songör,  "Akaryakıt sektöründeki teşebbüslerin 4054 sayılı yasaya aykırı davranışlarını tespit etmiş değiliz. İlgili sektörde rakip teşebbüslerin bir anlaşma veya uyumlu eylem içerisinde bulunduklarına dair tespitimiz yoktur." dedi.

Akaryakıt sektöründe dağıtım şirketlerinden bayilere kadar herkesin rekabeti arzu ettiğini söyleyen RK İkinci Başkanı Tuncay Songör, akaryakıt ürünleri üzerindeki yüksek vergiler nedeniyle satış fiyatların yüksek olduğunu ve bu durumun piyasada rekabet yokmuş gibi görünebileceğini kaydetti.

Türkiye akaryakıt ve madeni yağ sektörünü ürün ve hizmet kalitesi açısından rekabetçi bulduğunu belirten Tuncay Songör, bayilere ilişkin görüşlerini ise şu şekilde ifade etti: "Türkiye΄deki akaryakıt bayilerini çok kaliteli buluyorum. Hepsinin hizmeti en iyi şekilde vermek için mücadele ettiklerini ve tüketiciye nasıl daha iyi hizmet verebiliriz yönünde arayış içinde olduklarını görüyorum."

Öncelikle kendinizden ve mesleki geçmişinizden kısaca bahseder misiniz?

1981 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi΄nden mezun oldum ve sonrasında hakimlik stajı ile kariyerime başladım. Önce Ankara΄da ve ardından Erzincan΄da hakim adayı olarak mesleğe giriş yaptım. Sırasıyla Erzincan Hakimi, Refahiye Hakimi, İliç Cumhuriyet Savcısı, Pülümür Cumhuriyet Savcısı ve Zile Hakimi olarak görev yaptım. Eşim Ayla Songör de meslektaşımdır. Eşimle birlikte 1992 yılının ilk aylarında Yargıtay΄a atandık. Yargıtay΄da üç yıl kadar Tetkik Hakimliği yaptım. 1993 yılının sonuna doğru Yargıtay Genel Sekreter Yardımcılığı΄na atandım. Çok uzun süre Genel Sekreter Yardımcısı görev olarak yaptım. Bu görevim, idari bir görevdi. Bildiğiniz üzere hakimlik mesleğinde idari görevleri de hakim ve savcı sınıfından olanlar yapar. Uzun süre Yargıtay΄da görev yaptıktan sonra, 2003 yılında Rekabet Kurulu üyeliğine seçildim. Bakanlar Kurulu tarafından uygun görülen atamam, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı ve Rekabet Kurulu Üyesi olarak 2003 yılında göreve başladım. Bunun akabinde yaklaşık bir buçuk ay sonrasında da Rekabet Kurumu İkinci Başkanlığına seçildim.

“Pazarda rekabeti tesis etmek ve rekabeti bozucu hareketlere son vermek RK΄nın yetkileri arasındadır”

Enerji piyasasında Rekabet Kurumu΄nun isminin anılma sıklığı her geçen gün artıyor. Özellikle doğal gaz, elektrik ve ardında da petrol piyasasında özel teşebbüslerin payı arttıkça Rekabet Kurumu΄nun da rolü artıyor. Rekabet Kurumu ile enerji piyasası arasındaki ilişkiye baktığımızda, hangi gelişmelerin bu iki olguyu birbirine yaklaştırdığını düşünüyorsunuz?

Bildiğiniz üzere 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun, 7 Aralık 1994 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girdi. Akabinde üç yıl kadar bir gecikmeyle 1997 yılında da Rekabet Kurumu kuruldu ve Kurul üyeleri atandı. Kurum΄un, bugün itibariyle 11 yıllık bir geçmişi bulunuyor. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun΄un birinci ve ikinci maddeleri olan amaç ve kapsam maddelerine baktığımız zaman, Kanun΄un amacının, "Mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak" olduğunu görüyoruz.

Kanunumuzun kapsam maddesinde de Amaç maddesine aşağı yukarı çok benzer ifadeler kullanılıyor: "Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüsün aralarında yaptığı rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararlar ile piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmaları ve rekabeti önemli ölçüde azaltacak birleşme ve devralma niteliğindeki her türlü hukukî işlem ve davranışlar, rekabetin korunmasına yönelik tedbir, tespit, düzenleme ve denetlemeye ilişkin işlemler bu Kanun kapsamına girer."

Bu iki maddeyi dikkatlice incelediğiniz takdirde, her sektörde olduğu gibi, hiçbir ayrım yapılmadan, enerji sektöründe de Rekabet Kurumu΄nun ve 4054 sayılı Kanun΄un doğrudan ilgili olduğunu görüyorsunuz. Yani Türkiye΄de şu anki mevzuata göre hiçbir sektör 4054 sayılı Kanun΄un dışında değildir. Rekabet ihlali barındıran eylem ve davranışlar zaten doğrudan doğruya 4054 sayılı Rekabet Kanunu΄nu ilgilendirmektedir. Çünkü pazarda rekabeti tesis etmek ve rekabeti bozucu hareketlere son vermek Rekabet Kurumu΄nun yetkilerinden sayılmıştır. Diğer taraftan kamu veya özel sektör ayırımı olmadan hiçbir sektör bu kanunun kapsamı dışında değildir. Dolayısıyla enerji piyasası da bu kapsama dahildir. Sadece enerji piyasası değil, örneğin telekomünikasyon sektörü de böyledir. Telekomünikasyon sektöründe, eski ismi Telekomünikasyon Kurumu olan, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu isimli spesifik bir üst kurul vardır. Telekomünikasyon sektörü hakkında bize bir konu geldiğinde o üst kurulun varlığına rağmen Rekabet Kurulu΄ da 4054 sayılı Kanun kapsamında yetkilidir. Rekabet ihlallerine Rekabet Kurumu bakar. Telekomünikasyon sektörü ile ilgili şirket birleşme ve devralmalarına da Rekabet Kurumu bakar. Ancak telekomünikasyon sektörünü düzenleyen ilgili kanunda "Rekabet Kurumu bu sektörle ilgili işlemlerde Telekomünikasyon Üst Kurulu΄nun görüşünü alır" şeklinde bir hüküm vardır. Enerji sektörüne baktığımız takdirde,  4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında rekabet ihlalleri, şirket birleşme ve devralmaları ve hatta bu sektörle ilgili özelleştirmeler gibi işlemlerde de Rekabet Kurulu΄nun yetkili olduğunu görürüz.

“Rekabet Kurulu birleşme ve devralma izinlerini bazen koşulsuz verir, bazen bir şarta bağlar”

Sektörlerde rekabet olgusunun olduğuna ilişkin göstergeler nelerdir, hangi noktalara bakılır?

Tüketiciler, rekabetin olduğu pazarlarda daha kaliteli, daha bol, daha ucuz, alternatifleri daha çok olan mal ve hizmetlere kolaylıkla ulaşma imkânına sahiptir. Bu anlamda ilgili pazarda rekabet yoksa veya bozuksa, bu durum teşebbüslerin özellikle rakiplerin aralarında anlaşmalarından olabilir veya firma hakim durumdaysa hakim durumunu kötüye kullanmasından olabilir. Kanun΄un 4. maddesi, rekabeti sınırlayıcı anlaşma, eylem ve kararları ifade eder. Bu madde şöyle der:  "Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır." Eğer rakipler arasında bu anlaşmalar ve uyumlu eylemler varsa, rekabet kısıtlanmış ve pazarda rekabet bozulmuştur diyebiliriz. 4. maddenin devamında sınırlayıcı olmamakla birlikte rekabetin sınırlanmasına neden olabilecek bazı örnekler verilmiştir. Örneğin, mal veya hizmetlerin alım ya da satım fiyatının rakipler arasında belirlenmesi, fiyatı oluşturan maliyet, kar veya alım satım gibi şartların belirlenmesi veya mal ve hizmet piyasalarının bölüşülmesi, arz ya da talep miktarının kontrolü veya bunların piyasa dışında belirlenmesidir. Bu durumlar varsa, kanunun 4. maddesine göre rekabeti bozan, sınırlayan anlaşmanın olduğuna kanaat getiririz.
Kanun΄un 6. maddesi ise hakim durumdan bahseder. 4054 sayılı Kanun΄a göre bir teşebbüsün hakim durumda olması yasaya aykırı değildir. Kanuna göre hakim durumun kötüye kullanılması yasaya aykırıdır. 6. maddede de örnek verilmek suretiyle hakim durumun kötüye kullanılmasına uygun olan bazı haller sıralanmıştır. Örnek vermek gerekirse, ticari faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunmasını söyleyebiliriz. Bu engel olma durumu, yıkıcı fiyat uygulayarak yapılabilir. Firma hakim durumdadır ve küçük bir firma piyasaya girecekken, fiyatlarını aşırı şekilde düşürerek diğer firmanın piyasaya girişine engel olabilir. Pazarı karlı olmaktan çıkarıp, daha sonra diğer firma pazara girmekten vazgeçince fiyatları yeniden eski haline döndürebilir. 6. maddeden bir diğer örnek ise "Eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayırımcılık yapılmasıdır." Bir diğer örnek ise, hakim durumdaki firmanın bir mal veya hizmetle birlikte, diğer mal veya hizmetin satın alınmasını zorunlu kılmasıdır. Fotoğraf makinesi pazarında hakim durumda olan bir teşebbüsün, "fotoğraf makinesini alırken bu fotoğraf filmini de alacaksın" şeklindeki bir dayatma da bulunması hakim durumun kötüye kullanılmasıdır.

Bahsettiğim bu konuların haricinde, şirket birleşme ve devralmaları da 4054 sayılı Kanun΄un 7. maddesi kapsamında Rekabet Kurumu΄ndan izin alınması gereken işlemlerdir. Birleşme veya devralma işlemleri için başvuran teşebbüslerin ilgili ürün pazarındaki toplam pazar payları % 25΄ in veya ciroları 25 milyon YTL΄nin altında ise birleşme devralma işlemleri için Rekabet Kurumu΄na başvurmak zorunda değillerdir. Bu işlemlerde, şirketin el değiştirmesi önemli bir anahtar kelimedir. Yani kontrol el değiştirmiyorsa, cironuz mevzuattaki sınırların üzerinde olsa bile başvurmaya gerek yoktur. Eğer cironuz veya pazar payınız bu sınırların üzerinde, şirketin kontrolü de el değiştiriyor ise Kanunun 7. maddesi kapsamında Rekabet Kurumu΄ndan izin alınmalıdır. Şirket birleşme ve devralmalarında ilgili ürün pazarında ve coğrafi pazarda bir hakim durum oluşturuyorsa veya mevcut hakim durumu güçlendiriyorsa, bu takdirde Rekabet Kurulu şirket birleşmesine izin vermemektedir. Diğer bir ifadeyle hakim durum oluşturmayan veya hakim durumu güçlendirmeyen birleşmelere Rekabet Kurulu tarafından izin verilmektedir. Rekabet Kurulu izinlerini bazen koşulsuz verir, bazen bir şarta bağlar. Bunların hepsi birer işlem olduğundan taraflar kararları yargıya götürebilir.

“Bazen bir mal veya hizmetin yapısı da pazarda rekabeti her zaman mümkün kılmayabilir”

Bir genelleme yaparak, Türkiye΄de mal ve hizmet üreten piyasaların rekabetçi olduğunu söyleyebilir misiniz?

Evet, bu değerlendirmeyi yapabiliriz. Örneğin sektörlere bakılınca bana göre kırtasiye ve konfeksiyon sektörlerinde rekabetin olduğunu söyleyebiliriz. Siz isterseniz 2.500 YTL΄ye takım elbise alabilirsiniz, fakat gidip 50 YTL΄ye de bir takım elbise bulabilirsiniz. Bazı sektörlerde teşebbüsler arasındaki rekabetin, bilinçli şekilde bozulduğunu söyleyebiliriz ancak bazı sektörlerde ise mevcut düzenlemeler ve eski alışkanlıkların rekabetin bozulmasına neden olduğunu düşünüyorum. Belki teşebbüsler rekabet içerisinde olmak istiyorlar fakat onları bazı düzenlemeler veya bazı uygulamalar bağlıyor olabilir. Bazen bir mal veya hizmetin yapısı da pazarda rekabeti her zaman mümkün kılmayabilir. Mesela buna en iyi örnek çimento sektörüdür. Çimento çok homojen bir maldır. Kilosu bellidir, torbası bellidir, üretim aşamaları bellidir ve satıldığı zaman her yerde görülen, bilinen bir maldır. Dolayısıyla üreticilerinin veya dağıtıcılarının birbirinden hemen haberdar ve etkileşim içerisinde olmaları mümkündür. Bu anlamda bir firma çimentonun fiyatını indirince, komşu çimento firması da fiyatlarını indirecektir. Daha sonra üçüncü bir firma da bu fiyata yakın bir fiyat belirleyecektir.
Rekabet hukuku, hukuk ve iktisatın birlikte yer aldığı bir daldır. Çok iyi iktisadi analiz, pazar ayrıştırması ve pazarı bilmeyi gerektirir. Üretim, dağıtım ve pazarlama nasıl yapılır gibi konulara kadar inerek ihlal varsa ona göre her şeyi ortaya koymak lazım. İlgili sektördeki düzenlemeler, pazarın koşulları, tüketici tercihleri, giriş engelleri, sektördeki kamunun rolü ve varsa payı gibi ve burada sayılamayacak kadar çok etkenin rekabet şartlarını etkilediğini söyleyebiliriz. Mesela otomotiv sektörü kendi içinde ülkemizde rekabetçi bir sektör olarak bilinmektedir. Otomotivde hem marka içi hem de markalar arası rekabetin mevcut olduğunu ifade etmek mümkündür. Ancak biliyoruz ki otomotiv sektöründe de çok yüksek bir vergi yükü bulunuyor. Hem rekabet yapacaksınız hem de üzerinizde bu ölçüde bir vergi yükü bulunacak… Peki, bunu nasıl yapacaksınız?  Bugünlerde de gördüğümüz gibi kriz ortamında insanlar öncelikle lüks harcamalarından ya vazgeçerler ya da kısarlar. Otomobil tercihleri ve satışları da tüketicinin bu tercihinden etkilenen olguların başında gelir. Bu durum, çok rekabetçi olan otomotiv sektöründe korkarım ki önümüzdeki günlerde rekabet koşullarının azalmasına sebep olabilir.

“Akaryakıt sektöründeki teşebbüslerin 4054 sayılı kanuna aykırı davranışlarını tespit etmiş değiliz”

Enerji piyasası da kendi özel kanunları ve münhasır düzenleyici otoritesi bulunan bir sektördür. Örneğin 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu, Türkiye΄nin özel şartları gözetilerek sektörel mutabakatla hazırlanmış bir Kanun. Kanundaki bazı hususlar belki 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun΄un özüne uygun olmayabilir. Ancak bu hususlar, sektörün yapısı ve gerçekleri için elzem olabiliyor. Burada denge sizce nasıl sağlanmalı?

Enerji sektöründe de özel düzenlemeler içeren kanunlar bulunuyor ancak, Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunu o kanunlara göre daha üstün veya diğer kanunlara göre daha alt bir düzenleme şeklinde değerlendirmek mümkün değildir. Her kanun kendi kuralları içerisinde bir bütündür ve ilgili otorite öncelikle kendi mevzuatını uygulamakla sorumludur. 5015 sayılı Kanun kapsamında da, pek çok kanunda olduğu gibi 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun΄a aykırı bazı düzenlemeler vardır. Biz bu düzenlemelerin varlığına rağmen 4054 sayılı Kanunu uygulamak zorunda olduğumuz için, bu yasanın penceresinden bakarak kararlarımızı alırız. Bizim hakkında yargılama yaptığımız teşebbüs ise haklılığını elbette içinde bulunduğu sektör mevzuatı yönünden iddia edecektir. Rekabet Kurumu ve Kurulu idari bir otorite olduğuna göre aldığı kararlar yargı denetimine tabidir. Biz 4054 sayılı Kanun΄a göre işlem yaptığımızda ilgilisi, Danıştay΄da kendi yasasına dayanarak haklı olduğunu anlatmaya çalışacaktır. Yüksek mahkeme hangi kararı verirse herkes ona uyacaktır. Yani özel kanunlara rağmen Rekabet Kurulu o kanunları da gözetmek kaydıyla 4054 sayılı Kanun΄u uygulamakla yükümlüdür.

Teşebbüsler kendi sektörlerini ilgilendiren düzenlemelere uygun hareket etmelerine rağmen bazen 4054 sayılı Kanuna aykırı hareket etmiş olabilirler. Rekabet Kurulu kararlarını alırken sektörü düzenleyen özel Kanunu yok saymamaktadır. Petrol sektöründe de durum böyledir. Akaryakıt sektöründeki teşebbüslerin 4054 sayılı yasaya aykırı davranışlarını tespit etmiş değiliz. İlgili sektörde rakip teşebbüslerin bir anlaşma veya uyumlu eylem içerisinde bulunduklarına dair tespitimiz yoktur. İlgili pazarda ki yapısal bozuklukları da yetkili makam veya mercilere bildirdik.

“Akaryakıt bayilerini çok kaliteli buluyorum”

Bir tüketici olarak bakarsanız, akaryakıt sektöründeki bugünkü ürün ve hizmet kalitesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tüketicilerin doğrudan doğruya muhatap olduğu birim bayilerdir. Otomobiliniz varsa yakıtınızı alırsınız, aracınızı yıkatırsınız, marketinden bir ihtiyacınızı alırsınız. Türkiye΄deki akaryakıt bayilerini çok kaliteli buluyorum. Hepsinin hizmeti en iyi şekilde vermek için mücadele ettiklerini ve tüketiciye nasıl daha iyi hizmet verebiliriz yönünde arayış içinde olduklarını görüyorum. İstasyonları, temizlik ve hijyen yönünden de oldukça üst düzeyde buluyorum. Ancak, yine tüketici gözüyle baktığımda, motorin, benzin ve otogaz fiyatlarını yüksek buluyorum. C segmentindeki bir otomobilin deposu 130, 140 ve hatta 150 YTL΄ye doluyor. Türkiye΄de asgari ücreti ve en yüksek devlet memurunun aldığı ücreti biliyoruz. Bu açıdan bakarsak, sahip olduğunuz otomobilin akaryakıt gideri aile bütçesi açısından önemli bir giderdir. Ancak geniş bir açıdan baktığımızda, hem distribütörler hem bayiler hem de toptancılar yönünden akaryakıt sektörünü rekabetçi bulduğumu söyleyebilirim.

“Madeni yağ sektörünü de rekabetçi buluyorum”

Aynı zamanda madeni yağ sektörünü de rekabetçi buluyorum. Akaryakıta kalitesi yönünden bakarsak sektörü yine rekabetçi buluyorum. Yıllar önce, ΄aldığım benzin veya mazottan dolayı arabam arıza yaptı΄ şeklindeki şikâyetleri çok duyardık ancak son zamanlarda bu gibi şikayetleri hiç duymuyoruz. Burada rekabetin ürün ve hizmet kalitesini olumlu yönden etkilediğini söyleyebilirim.

Tekrar Rekabet Kurumu΄na dönersek, son dönemde enerji piyasasının gündemindeki konular arasında özelleştirmelerin de hızla üst sıralara çıktığını görüyoruz. Bu konudaki uygulamalar hakkında bilgi verir misiniz?

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun΄ un 7. maddesi birleşme ve devralmaları düzenlemektedir. Aynı maddeden aldığı yetki ile Rekabet Kurulu özelleştirme işlemlerine ilişkin uyulması gerekli kuralları içeren 1998/4 sayılı Tebliği kabul ederek yayımlamıştır. Bu Tebliğe göre pazar payı veya ciro yönünden belli sınırları aşan özelleştirme işlemleri konusunda Rekabet Kurulu΄ndan izin almak gerekmektedir. İzin başvurusunu özelleştirme işlemini "Özelleştirme İdaresi Başkanlığı" yapıyorsa "Özelleştirme İdaresi Başkanlığı", eğer özelleştirme işlemini herhangi bir kamu kurumu yapıyorsa o kamu kurumu yapacaktır. Rekabet Kurulu işlemi iki aşamada inceleyerek neticelendirmektedir. Birincisi, özelleştirilecek mal veya hizmetin henüz alıcıları belli olmadan sadece o mal veya hizmetin özelleştirilmesinin uygun olup olmayacağına dair öngörüştür. İkincisi, ihale yapılıp alıcı adayları belli olduktan sonra, Rekabet Kurulu΄nun alacağı nihai görüştür.

“Madeni yağlar ile ilgili olarak Rekabet Kurumu΄na çok sayıda muafiyet başvurusu yapıldı”

Sektörümüzü ilgilendiren konulardan biri de muafiyet ve menfi tespite ilişkin işlemler. Bu alandaki uygulamalarınız ve konuya bakış açınız hakkında bilgi verir misiniz?

Muafiyet konusu, 4054 sayılı Kanun΄un 5. maddesinde düzenlenmiştir. Rakipler arasında bazı anlaşmalar vardır ki, bunlar malların üretim veya dağıtımıyla hizmetlerin sunulmasında yeni teknolojilerin, yeni gelişmelerin ortaya çıkmasına neden olur. Veya bazı anlaşmalar vardır ki tüketici bundan yarar sağlar. Veya rakipler arasında bazı anlaşmalar vardır ki pazarın çok küçük bir bölümünde rekabeti kısıtlar ve pazarın büyük kısmı serbesttir. Bu gibi koşulları sağlayan anlaşmalar Rekabet Kanunu΄nun 5 maddesi çerçevesinde muafiyet alabilmektedir. Buna bireysel muafiyet diyoruz. Teşebbüsler bize müracaat ettiklerinde 5. maddedeki dört koşulun varlığı halinde bizden muafiyet alırlar.

Bunun yanında yine aynı maddenin son fıkrası gereğince Rekabet Kurulu, Grup Muafiyeti Tebliği de kabul ederek yayımlayabilmektedir. Grup Muafiyeti Tebliğine en başta verebileceğim örnek motorlu taşıtlar sektörü ile ilgili olan 2005/4 sayılı Tebliğ΄dir. Bazı sektörlerde ki anlaşmalar birbirine çok benzemekte olup sayıları da fazladır. Bu durumda ilgili teşebbüslerin her biri bireysel başvuru yapmak zorunda kalacaklar ve Rekabet Kurulu da benzer nitelikteki bu anlaşmalara ayrı ayrı mesaisini harcayacaktır. Benzer nitelikte olan bu anlaşmalara ilişkin çıkarılan 2005/4 sayılı Tebliğin koşullarına uygun olan anlaşmalar kendiliğinden Grup Muafiyetinden yararlandığından teşebbüsler Rekabet Kurumuna muafiyet başvurusu yapmaktan kurtulmuş olacaklardır. Mesela otomotiv sektörü ile yakın ilgisi olan madeni yağlar aynı zamanda petrol piyasası ile de doğrudan ilgili olan bir üründür. Madeni yağlar ile ilgili olarak Rekabet Kurumu΄na çok sayıda muafiyet başvurusu yapıldı ve Rekabet Kurulu bu başvuruları değerlendirdikten sonra bireysel muafiyet yönünden kararlarını vermiştir.

Herkes rekabeti arzu ediyor

Petrol piyasasındaki rekabetin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bazı mal ve ürünler vardır ki piyasada birbirinden çok çabuk etkilenirler. Akaryakıt ürünü de bu tür ürünler arasında sayılabilir diye düşünüyorum. Fiyatlar, üretim miktarı, pazarlama stratejileri dağıtım şirketlerinden bayilerine kadar aşağı yukarı aynı durumda. Fakat bu sektörü düzenleyen özel bir kanun bulunuyor. Dağıtıcısından bayisine kadar herkes rekabeti arzu ediyor. Çünkü hepsi pazardan pay kapmak veya pazarda pay kaybetmeyi önlemek istiyor. Ancak maalesef ürünlerin özelliği, sektörün yapısal durumu ve iletişimin yüksek olması fiyatların arzulanan seviyede düşmesine engel oluyor. Ancak son zamanlarda görüyoruz ki fiyatlarda dünya piyasalarındaki gelişmelerin etkisiyle de bir düşme oldu. Akaryakıt sektörü de 4054 sayılı Kanun kapsamındadır. Ancak burada şu hususu önemle ifade etmek isterim. Rekabet Kurulu mal veya hizmet pazarlarında bir fiyat düzenleyici Kurum veya Kurul gibi hareket etmemelidir. İlgili mal veya hizmet pazarında yetkili olan üst kurulların fiyat belirleme veya kendilerine teklif edilen fiyatlara müdahale etmek yetkileri bulunabilir ama bu Rekabet Kurulu΄nun işi değildir.

Kasım ayı içerisinde Tarım Kredi Kooperatifleri΄nin çiftçilere yönelik akaryakıt ve madeni yağ ürünlerini kapsayan ihalesinde 34 tur açık eksiltme yapılarak, son derece rekabetçi bir şekilde oldukça uygun alış koşulları sağlandı. Bunun dışında hemen hemen tüm filolar ve hatta kamu kuruluşlarının kendi araçları bile akaryakıtı pompa fiyatlarından uygun koşullarda alıyorlar. Bunlara rağmen hangi veriler bu sektörde rekabet olgusu azdır algısını oluşturabilir?

Dünya piyasalarında petrol fiyatlarının düşmesine rağmen, ülkemizde bunun hissedilebilir bir derecede tüketici seviyesinde tesir etmemesi, en çok dikkat çekici husus oldu. Ancak dağıtım sırasındaki takdimde, sunumda, kalitede ve hizmette kesinlikle rekabet var. Bunda hiçbir tereddütümüz yok. Ancak biz tüketiciler, rekabetin olup olmadığını fiyatlara bakarak değerlendiriyoruz. Akaryakıt sektörü de az önce bahsettiğiniz otomotiv sektörü gibi yüksek vergilere tabi olan bir sektördür.

“Vergilerin yüksek olması doğal olarak fiyatların düşmesini engeller”

Vergilerin yüksek olması sizce rekabeti engelleyici bir durum oluşturuyor mu? 

Türkiye΄de üreticiler de dağıtıcılar da rekabeti fiyata endeksliyor. Vergilerin yüksek olması gibi sorunlar doğal olarak fiyatların düşmesini engelleyecektir. Teşebbüs; üretim, dağıtım veya satış sırasında yeteri kadar satış potansiyeline erişmesi gerekir ki öncelikle devlete olan yükümlülüğünü yerine getirsin. Vergiler yüksek tutulunca fiyatlar da yüksek olacak ve piyasada rekabet yokmuş gibi görünecektir. Rekabeti bozanlar da çoğunlukla ΄fiyatlar yüksek, çünkü vergiler yüksek΄ diye bir savunmanın arkasına sığınabilirler.

kaynak  www.petroturk.com

HABER ARŞİVİ

Aylara Göre Haber Sayıları: Haberleri görmek için sayıların üzerine tıklayın.

Yıllar Oca. Şub. Mar. Nis. May. Haz. Tem. Ağu. Eyl. Eki. Kas. Ara.
2024 35 40 30 14 0 0 0 0 0 0 0 0
2023 46 37 55 111 55 43 50 52 48 44 24 35
2022 80 89 110 58 77 91 54 50 49 62 60 59
2021 34 41 62 51 43 41 36 40 51 59 41 58
2020 13 7 28 71 51 38 27 14 29 32 41 43
2019 26 25 25 18 15 27 15 22 24 21 17 20
2018 17 30 22 13 32 19 20 19 41 43 46 37
2017 23 17 34 17 23 29 27 27 24 31 28 27
2016 23 34 21 41 27 29 7 25 13 27 26 26
2015 18 19 30 25 5 23 21 29 13 21 8 30
2014 18 13 21 19 18 13 9 15 9 11 22 23
2013 20 16 23 24 22 29 22 20 17 20 18 23
2012 22 34 49 30 24 27 26 23 13 17 9 25
2011 9 6 11 12 8 18 18 8 4 11 18 16
2010 14 14 15 10 8 7 14 5 12 4 7 26
2009 16 23 23 17 26 41 51 38 17 28 31 23
2008 3 5 3 2 2 8 7 11 8 17 28 15
Haber Tarih Aralığı: 2008 - 12. ay
  • EPDK΄DAN BAYİLERE ÜÇ AY EK SÜRE (26 Aralık 2008 Cuma)
  • TPIC 20 YAŞINDA (21 Aralık 2008 Pazar)
  • 1 Ocak 2009 TARİHİNE DİKKAT! (21 Aralık 2008 Pazar)
  • DÜNYANIN EN PAHALI BENZİNİ TÜRKİYE’DE (18 Aralık 2008 Perşembe)
  • PUİS ‘TEN EPDK’YA ŞİKAYET MEKTUBU (17 Aralık 2008 Çarşamba)
  • TABGİS΄ e İDARİ PARA CEZASI (3 Aralık 2008 Çarşamba)
  • KAYIT İÇİNDEKİ TEKİ SEKTÖR AKARYAKITTIR (3 Aralık 2008 Çarşamba)
  • BENZİNLERE KÜKÜRT SINIRI GELİYOR. (2 Aralık 2008 Salı)
  • ULUSAL MARKERE DNA ŞİFRESİ 2009 ‘DA (1 Aralık 2008 Pazartesi)