BP Hukuk Baş Müşaviri ve Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Kencebay, petrol piyasasında intifalarla ilgili yaşanan sürece ilişkin çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Kurum kararı uyarınca, çok sayıda istasyonun intifasının 18 Eylül 2010΄da sona ereceğini belirten Kencebay, bu istasyonlara dağıtım şirketleri tarafından çok daha uzun süreler için yapılan yatırımların geri alınması için açılabilecek davaların zaman aşımının Borçlar Kanunu uyarınca bir yıl olduğunu, bu zaman aşımı süresinin başlangıcının da durumun öğrenildiği 12 Mart 2009 tarihi olduğunu belirtti. Kencebay, "Dağıtım şirketleri, 12 Mart 2010 tarihine kadar, sebepsiz zenginleşme gerekçesiyle bayiler aleyhine dava açacaklardır. Süresinde açılmayan davalar zamanaşımı itirazı ile karşılaşabilecek ve hak kayıpları doğabilecektir" dedi.
Rekabet Kurumu΄nun intifalar konusundaki kararına ilişkin tartışmalar devam ediyor. Sizce Kurum΄un 12 Mart 2009 tarihinde internet sayfasında ilan ettiği duyurunun akaryakıt sektörü üzerindeki etkileri nelerdir?
Bu sorunuz çok boyutlu ve ortaya çıkan resmin çözümü kolay değil. Ancak, en yakın zamanda gerçekleşeceğini düşündüğüm, en bariz ve kalıcı olacak etkisini kısaca açıklamaya çalışayım. Durum sektör bakımından birçok ciddi sorunlar ve sonuçlara açıktır. Kısaca bu noktaya nasıl geldiğimizi özetlersek:
Rekabet Kurumu΄nun, 12 Mart 2009 tarihinde, internet sayfasında yayınladığı ilanında; akaryakıt sektöründe istasyon maliki ile işleticinin (bayi) aynı veya bağlantılı olması durumunda intifa/kira sözleşmeleriyle kurulan ilişkinin, işleticilik ilişkisiyle birlikte değerlendirileceği ve bu sürenin 5 yılı aşamayacağı kuralı getirilmiştir.
Şayet söz konusu ilişki, 2005 yılından önce kurulmuş ise; tarafların serbest iradeleri ile yeni bir ilişki kurmamaları halinde, mevcut ilişki 18 Eylül 2010 tarihinde sona erecektir. 2005 sonrası yapılan anlaşmalarda ise, anlaşmaların başlangıç tarihine 5 yıl eklenerek sona erme tarihi bulunacaktır. Her iki halde de tarafların serbest iradeleri ile yeni kurulacak ilişkinin kuralları, Rekabet Kurumu΄nun ilgili Dairesi tarafından detaylı şekilde izah edilmiştir.
Bu aşamada sektörün karşı karşıya kalacağı ve açıklığa kavuşturulması zorunluluğu bulunan ilk soru şudur: Tarafların (dağıtım şirketi - bayi) serbest iradeleriyle Rekabet Kurumu tarafından alınan kararlar ve ilgili Daire tarafından yapılan açıklamalar uyarınca yeni bir anlaşmaya varamamaları halinde durum ne olacaktır?
Bildiğiniz üzere; Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 56΄ıncı maddesi; "Bu kanunun 4. maddesine aykırı olan her türlü anlaşma ile teşebbüs birlikleri kararı geçersizdir. Bu anlaşmalardan doğan edimlerin ifası istenemez. Daha önce yerine getirilmiş edimlerin geçersizliği sebebiyle, istenmesi halinde, tarafların iade borcu Borçlar Kanunu΄nun 63 ve 64΄üncü maddelerine tabidir." şeklindedir.
Rekabet Kurumu 2002/2 ile 2003/3 sayılı Tebliğ΄lerine dayanarak malik ve bayinin aynı veya bağlantılı olduğu durumlarda; intifa / kira ve bayilik anlaşmalarının sürelerinin 5 yılı aşamayacağını ve aksine durumun 4054 sayılı Kanun΄un 4. maddesine aykırılık teşkil edeceğini ifade ettiğine göre; bu kapsama giren anlaşmaların 5 yılı aşan süreleri 56.madde çerçevesinde "geçersiz" kabul edilecektir.
Diğer bir anlatımla, bu anlaşmaların 5 yılı aşan süreleri için ilişkinin devamına dair tarafları bağlayıcı bir kural ileri sürülemeyecek, anlaşmaya uyulmasını taraflar karşılıklı olarak talep edemeyecektir. Rekabet Kurumu 2005 yılı öncesi anlaşmalarla ilgili şikâyetler üzerine aldığı kararlarda, anlaşmaların bağlayıcılık süresinin 18 Eylül 2010 tarihine kadar devam ettiğini, söz konusu dikey anlaşmanın her iki tarafın açık iradesi olmaksızın hukuken veya fiilen 18.9.2010 tarihini aşacak şekilde cebren uzatılmaya çalışıldığına dair herhangi bir şikâyet var ise bunların 18 Eylül 2010 tarihi takiben yapılması zorunluluğu bulunduğunu karara bağlamıştır.
Dolayısıyla 2005 öncesi anlaşmalar 18 Eylül 2010 tarihinde sona erecek, 2005 sonrası anlaşmalarda ise anlaşmanın başlangıç tarihine 5 yıl eklenerek süre sonları bulunacaktır.
2005 tarihinden önce veya bu tarihten sonra yapılan anlaşmaların, söz konusu duyuru çerçevesinde 5 yılı aşan kısımlarının geçersiz olmasının sonuçları ve etkileri ne olacaktır?
Bence dağıtım şirketleri ve bayilerin tamamlamaları zorunlu olan bir hukuksal prosedür ortaya çıkmaktadır.
4054 sayılı Rekabet Korunması Hakkında Kanun΄un 56. maddesine baktığımızda Borçlar Kanunu 63 ve 64. maddelerine atıf yapıldığını görmekteyiz.
Borçlar Kanunu 63. ve 64. maddeleri sebepsiz zenginleşmeden bahsetmektedir. Yani diğer bir anlatım ile bir kişinin haklı ve hukuksal bir neden olmaksızın başkası aleyhine zenginleşmesi, mal varlığında artış meydana gelmesinden söz etmektedir. Şayet ortada böyle bir hal varsa mal varlığında sebepsiz zenginleşme olan kişinin bunu zarara uğrayan kişiye iade etmesi gerekmektedir. Bu maddeleri olayımıza uyguladığımızda meydana çıkan resim bence şudur:
1. Rekabet Kurumu 12 Mart 2009 tarihinde ilan ettiği karar ile anlaşmaların süresini 5 yıl ile sınırlamış ve anlaşmaların bu süreyi aşan kısımlarını geçersiz kılmıştır. Bu karar şu şekilde açıklanabilir: Malik ile işleticisi aynı veya bağlantılı olan durumlarda; süreleri 5 yılı aşan intifa/kira ve bayilik sözleşmelerinin, 5 yılı aşan kısımları geçersizdir
2. Geçersiz kılınan bu 5 yılı aşan süreler için bayilere peşinen ödenmiş olan bedellerin, sebepsiz zenginleşme gereğince dağıtım şirketlerince malik/bayilerden geriye ödenmesi talep edilebilir. Ancak tarafların serbest iradeleri ile yeni bir anlaşma yapma hakları, yukarıda da vurguladığımız gibi mevcuttur.
Konuyu bir örnekle açıklamak gerekirse; bir dağıtım şirketinin, Malik ve Bayinin aynı olduğu bir istasyon için, 2004 yılında 10 yıl süreli bir intifa ile Bayilik Anlaşmasını imzalamış olduğunu düşünelim. Bu kapsamda dağıtım şirketi, anlaşmasının 2014 yılında sona ereceğini düşünerek, istasyona yatırım yapmıştır. Ancak, söz konusu bu anlaşma, Rekabet Kurumu΄nun duyurusu sebebiyle 18 Eylül 2010 tarihinde sona ermektedir. Bu durumda dağıtım şirketi, peşinen ödediği intifa /kira bedelinin, yatırımlarının geçersiz kılındığı süre olan 2010 ile 2014 yılları arasındaki döneme tekabül eden kısımlarını "sebepsiz zenginleştiği" gerekçesiyle Bayi/Malik΄ten talep edebilecektir.
Konu buraya kadar sektörde az veya çok bilinen bir husustur. Bence konunun açıklığa kavuşturulması zorunlu bulunan kısmı; şayet taraflar serbest iradeleri ile yeni bir anlaşma yapamaz ise, dağıtım şirketinin sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade talebi için süre ne zaman başlayacak ve hangi tarihte sona erecektir?
Bu noktada, Borçlar Kanunu΄nun 66. maddesi önem kazanmaktadır. Anılan 66. madde; Sebepsiz zenginleşme için talepte bulunma süresinin, malvarlığında azalma olanın verdiğini geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl olduğu kuralına amiridir. Bir diğer anlatımla; yukarıdaki açıklanan hukuksal ilişki kapsamına giren dağıtım şirketleri malik/bayilerden iade haklarının doğduğunu öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl içinde sebepsiz zenginleşme için hukuksal talepte bulunma yani "dava açma" zorunluluğu Yargıtay ve Yargıtay Genel Kurul kararlarına göre en doğru yaklaşım olduğu kanısındayım.
Rekabet Kurumu 12 Mart 2009 tarihinde internet sayfasında, yukarıda bahsettiğimiz nitelikteki anlaşmaların sürelerinin 5 yılla sınırlandırılmasına dair bir duyuru yayınladığına göre, zamanaşımı, Rekabet Kurumu΄nun ilan tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır.
Rekabet Kurumu duyurusu yargıya taşınmış yani Danıştay nezdinde yürütmeyi durdurma talebiyle bir iptal davasına konu olmuştur. Bu davalar halen devam etmektedir. Şayet 12 Mart 2010 tarihine kadar bir yürütmeyi durdurma kararı verilmez veya dava kabul edilmez ise sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dağıtım şirketleri için zamanaşımı süresi 12 Mart 2009’da başlayıp 12 Mart 2010 tarihinde sona erecektir.
Şayet zamanaşımı süresi 12 Mart 2010’da sona eriyor ise bu tarihe kadar, sebepsiz zenginleşme gerekçesiyle bayiler aleyhine dava açılmamasının doğuracağı hak kayıpları olacaktır. Çünkü süresinde açılmayan davalar zamanaşımı itirazı ile karşılaşabilecektir.
Nitekim yukarıda da vurguladığımız gibi yerleşik Yargıtay ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları sebepsiz zenginleşme için dava süresinin 1 yıl olduğunu ve bu sürenin de sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet veren olayı (geri isteme hakkını) öğrendiği tarihten başladığını teyit etmektedir.
Kişisel hak kayıplarının doğmaması için sektörün bu konuya ciddi şekilde eğilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yukarıda açıklanan durum karşısında, 12 Mart 2010 tarihine kadar adli yargıda binlerle ifade edilen davaların açılması ve sektörün yıllar ile ifade edilecek bir süre zarfında, bu sorunu çözmek için çabalaması gerekecektir.
Bu nedenle; sektörün sağlıklı bir yolda ilerleyebilmesi için; bir an önce Rekabet Kurumu, dağıtım şirketleri ve bayilerin, konunun üzerine çözüm getirmek üzere eğilmesinin zorunlu olduğu kanaatindeyim. |